Çorlu’da 1989 yılında Türklerin Bulgaristan’dan zorunlu göçünün 30. yılı nedeniyle uluslararası sempozyum düzenlendi.
Çorlu Belediyesi öncülüğünde Namık Kemal
Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi katkılarıyla düzenlenen sempozyum Hilton
Otelde gerçekleştirdi. İki gün süren sempozyumun açılışına Tekirdağ Valisi Aziz
Yıldırım, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, CHP Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Çorlu Kaymakamı Cafer Sarılı, Çorlu Belediye
Başkanı Ahmet Sarıkurt, STK Temsilcileri, Muhtarlar ve çok sayıda davetli
katıldı.
Sempozyum Cumartesi saat 09:30 da saygı duruşu ve
İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından katılımcılara Göç Belgeseli
izletildi. Konuşmalara geçilen sempozyumda açılış konuşmasını Çorlu Belediye
Başkanı Ahmet Sarıkurt yaptı. Daha sonraki konuşmayı ise Namık Kemal
Üniversitesi Rektörü Mümin Şahin yaparken sempozyum alanında uzman kişilerin
konuşmalarıyla devam etti.
BU SEMPOZYUMU DÜZENLEMEYİ BİR GÖREV OLARAK KABUL
ETTİK
İlk konuşmayı yapan Çorlu Belediye Başkanı Ahmet
Sarıkurt, “1989 göçünün 30. yıl dönümü uluslararası sempozyumu 1989 yılında
Türklerin Bulgaristan’dan zorunlu göçü başlıklı etkinliği düzenlemeyi bir görev
olarak kabul ettik. Bu sempozyumun sadece ilçemize değil, insanlığa da bir
hizmet olacağına inancımı belirtir, sempozyuma destek vermekten mutluluk
duyduğumu ifade etmek isterim. Doğru bilgilerle hem tarihimizin hem de
Bulgaristan’la olan münasebetlerimizin daha sağlıklı inşa edileceğine
inanıyorum. Bir Balkan lideri olan Aliya İzzetbegoviç, “Bize yapılan soykırımı
unutursak bunu bir daha yaşamaya mecburuz, size asla intikam peşinden koşun
demiyorum ama yapılanları asla unutmayın” cümleleriyle Bosna’da yaşananları
anmanın önemini vurguluyor. Yani Bulgaristan’da yaşananlarla benzerlik kuracak
olursak geçmişimizi intikam için değil, bir daha bu gibi acıları yaşamamak için
anmalıyız. Gerçek tarihin peşinden koşulmalı ve gelecek nesiller için kayıt
altına alınmalıdır. Unutmamalıyız ki tarih geleceğe yazılır” dedi.
TÜRK NÜFUSU BULGARLAŞMAYA ZORLANMIŞTIR
Çorlu Belediyesi Başkanı Ahmet Sarıkurt yaşanan
zulümleri anlattı. Sarıkurt, “1989 Göçünün Balkanlardan Türkiye’ye yapılan
bütün göçlerden farklı yönleri vardır. Daha önceki göçler ya savaş ya da ikili
antlaşmalar sonucunda gerçekleşti. 89 göçü ise kendisini komünist diye
adlandıran fakat uygulamalarıyla faşist bir yönetimin temsilcisi Jivkov
tarafından zorunlu göç şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu göç yaşanmadan önceki
süreçte Bulgar hükümeti tarafından Bulgaristan toprağında 6 asırdan beri
yaşamakta olan Türklere insanlık dışı muameleler yapılmıştır. Türk ve Müslüman
kimlikleri inkâr edilmiş, Türkçe isimler Bulgar isimleriyle değiştirilmiş ve
Türk nüfusu Bulgarlaşmaya zorlanmıştır. Bunu kabul etmeyen ve kimliklerini
Müslüman Türk olarak açıklayan yaklaşık 350 bin Bulgaristan Türkü 1989 yılında
Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır” dedi.
100 BİN SOYDAŞIMIZ TEKİRDAĞ’A YERLEŞTİ
Konuşmasını sürdüren Ahmet Sarıkurt, “Türkiye’ye
gelen 1989 yılı Bulgaristan göçmenlerinin yaklaşık 100 bini Tekirdağ İli ve
Çorlu İlçesi sınırları içinde yerleşmiştir. Bunların büyük bir kısmı Çorlu’dan
ayrılmamış, Çorlu’nun ekonomik ve sosyal hayatında yer almışlardır. 1989
yılında gelenlerle Çorlu’nun nüfusu ve ekonomik gelişimi ivme kazanmıştır.
Özellikle çalışkanlıkları ile 89 göçmenleri, işverenler tarafından tercih
edilmişlerdir. Bu tercihte Bulgaristan göçmenlerinin yasalara ve kurallara
uymaları etkili olmuştur. Bu durum Çorlu’da pek çok fabrikanın gelişmesine ve
yenilerinin kurulmasına vesile olmuştur. 1989 yılında Bulgaristan’dan gelen
yaklaşık 100 bin göçmeni bünyesine alan Çorlu, Türkiye Trakya’sında nüfus
bakımından en büyük yerleşim birimine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.
BENİM AİLEMDE 1951 YILINDA ANAVATANA GÖÇ
ETTİ
“Bugün 300 bini aşan nüfusuyla Çorlu İlçesi,
Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinden daha büyük bir nüfusa sahip yerleşim
birimine dönüşmüştür. Günümüzde 1989 yılında gelen göçmenlerin ikinci nesil
çocukları, anneleri ve babaları ile birlikte Çorlu’da yaşamaya devam etmektedir”
diyen Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt ailesinin 1951 yılında göç ettiğini
belirtti. Sarıkurt, “ İlk gelen nesil, Bulgaristan’da daha çok tarım ağırlıklı
bir hayattan sanayinin ihtiyaç duyduğu işçi tarzı bir yaşama geçmişlerdir. Çocukları
ise, Çorlu’da aldıkları ilk, orta ve lise tahsillerinin ardından Türkiye’nin
pek çok seçkin üniversitesinde okuma imkânları bulmuştur. Türkiye’nin iş
hayatında olduğu kadar spor, sanat, kültür ve siyaset dünyasında da etkin rol
oynamaya başlamışlardır. Buna örnek vermek gerekirse Çorlu Belediye Başkanı
olarak 1951 yılında, Belediye Başkan Yardımcılarım birisi 1978 ve diğeri 1989
sempozyumumuzun bilimsel organizasyonunu yapan profesör hocamızda 1989 yılında
Bulgaristan’dan göç edip Çorlu’ya yerleşen bir ailenin mensubudur. Bu yönüyle
Balkanlar ve özellikle Bulgaristan Çorlu için kültürel ve ekonomik ilişkiler
açısından vazgeçilmez bir coğrafyadır. Hem Bulgaristan hem Türkiye vatandaşlığı
taşıyan ciddi sayıda Çorlulu mevcuttur. Çorlu’dan Bulgaristan’a yılın her
döneminde özellikle bayramlarda dolmuş gibi saat başı otobüslerin kalktığı
görülmektedir. Çorlu’dan sabah Hasköy için hareket edip öğlen yemeğini orada
yedikten sonra akşam Çorlu’ya dönmek bazı insanlar için sıradan bir olay haline
gelmiştir. Çorlu’da bu kadar yoğun Bulgaristan kökenli insanın yaşaması,
Türk-Bulgar ilişkilerinin geliştirilmesi açısından büyük bir potansiyel
içermektedir. Ekonomik olduğu kadar kültürel açıdan da Çorlu-Bulgaristan
gidiş-gelişler sayesinde iletişim halindedir. Her gidiş-gelişte Türkiye’den
Bulgaristan’a ve Bulgaristan’dan Türkiye’ye bir bitki, bir çiçek, bir içecek,
bir haber gidip gelmekte, insanlar geçmişleri ile yüzleşmekte, geleceklerini
daha nasıl güzel kurabilirim diye yeni arayışlara girebilmektedirler” dedi.
ÇORLU BÜTÜN GÖÇMENLERE KUCAK AÇTI
“Çorlu Belediye Başkanı olarak Çorlu’nun bütün
göçmenlere kucak açtığını, merhametli insanların yaşadığı bir belde olduğunu
görüyorum” diyen Ahmet Sarıkurt, “Bulgaristan’dan gelen Türkler, çok hızlı bir
şekilde Çorlu’da iş ve sosyal hayata adapte olmuşlardır. Kimseye el açmamışlar
ve kısa sürede belediyeye ve devletimize vergi ödeyen yurttaşlara
dönüşebilmişlerdir. Tarih boyunca Çorlu’da yaşanan bu kardeşliğin ve
dayanışmanın en büyük tanıklarından bir tanesi Çorlu kabristanıdır. Burayı
dikkatli bir gözle gezip mezar taşlarını okuduğunuz zaman pek çok metfunun
doğum yerinin Bulgaristan’ın Razgrad, Silistre, Dobriç (Hacıoğlu Pazarı),
Tırgovişte (Eski Cuma), Sliven (İslimiye), Şumnu, Varna, Kırcaali gibi şehirler
ve onlara bağlı köyler olarak yazıldığını ve ölüm yerinin ise Çorlu olarak
belirtildiğini görürsünüz” dedi.
GÖÇMENLERİMİZ ATATÜRK’Ü ÇOK SEVER ÇÜNKÜ
HEMŞEHRİLERİDİR
Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Mümin Şahin
Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt’tan sonra kürsüye gelerek bir konuşma
yaptı. Şahin, “Öncelikle Bulgar zulmü tarihsel gerçekleri çok önemlidir. Balkan
Savaşlarında Bulgar çetelerin ortaya koyduğu zulümler ortadadır. Tekirdağˋda
yukarı kılıçlıda kaz vakası denen olay hala akıllardadır. 33 yıllık iktidarının son 5 yıllık döneminde
yaşanamayacak duruma gelen ve süreçte mezalimle karşı karşıya kaldık. 1982
mübadelesi ile balkanlardan gelen bir ailenin çocuğuyum. Bizler bir parça ekmek
buldu mu şükretmişizdir. Gazi Mustafa Kemal’ii çok sever çünkü hemşerisidir,
çalışkandır. Rabbim bu tür zulümler bir kez daha yaşatmasın. Bu sempozyuma
katkı sağlayan herkese teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum” dedi.
BÜYÜKŞEHİR OLARAK BALKANLAR VE DIŞ TÜRKLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNÜ
KURUYORUZ
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Albayrak yaptığı konuşmada o dönemde Türklere asimilasyon uygulandığını
belirtti. Albayrak Büyükşehir Belediyesi olarak Balkanlar ve Dış Türkler Şube
Müdürlüğünü kuruyoruz müjdesini verdi. Konuşmasını sürdüren: “500 yılı aşkın Osmanlı hâkimiyetinde kalan Bulgaristan’da
bu süreçte birçok kez göçler yaşanmıştır. 89 göçünü en yakından bilenlerden,
yaşayanlardan biri olarak bilen birisiyim. Zorunlu göçe neden olan göç aslında
1984 yılında başladı. Orada yaşayan Türkler asimilasyona maruz bırakılmıştır. Asimilasyon
politikalarına karşı çıkan vatandaşlarımız katledildi ve hapislere atıldı.
Bulgaristan Türklerini asimile edemeyeceğini anlayan Bulgaristan
vatandaşlarımızı zorunlu göçe tabi tuttu. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olarak
Balkanlar ve Dış Türkler Şube Müdürlüğünü kuruyoruz. Daha sonra bunu daire başkanlığı
seviyesine getireceğiz” dedi.
İmdat Şahin